Kazara Işın Kılıcı İcat Oldu
Güç bizimle olsun! :)
Hayaller gerçeğe dönüştü. Fizikçiler, ışığı değişime uğratacak bir yöntem ararken ‘kazara’ bir ışın kılıcı teknolojisi ürettiler.
Efsanevi “Star Wars” (Yıldız Savaşları) serisinin Jedi şövalyeleri tarafından kullanılan ışın kılıçları bilimkurgu olmaktan çıkıp sahip olunabilecek bir teknoloji olma yolunda evrim geçiriyor.
Harvard Üniversitesi Fizik Profesörü Mikhail Lukin ve ekibinin Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ile işbirliği yaparak, ışığın taşıyıcı parçacıkları olan fotonlar üzerinde gerçekleştirdikleri çalışmalar, ortaya bir ışın kılıcı teknolojisi çıkmasıyla sonuçlandı. Tabii ki laboratuara girip fotonlarla oynadıkları esnada bir anda ellerinde bir ışın kılıcı belirivermiş değil. Bu kısmı biraz karışık. Aslında bilim insanlarının amacı, fotonların davranışlarını değişime uğratarak sonuçlarının ne olabileceğini görmekti.
Bilimkurgunun Bu Sembolik Silahı, Düne Kadar Sadece Hayaldi
Işın kılcında kullanıldığı şekliyle, ışınları bir kez harekete geçirdiğimizde durdurmak mümkün değildir. Işınlar karşılarına bir engel çıkana dek yollarına devam ederler. Bu nedenle ışığı içine hapsedecek bir mekanizma kullanmak gerekir. Ama o zaman da eldeki şeyin gerçek bir ışın kılıcı olduğu söylenemez. Günümüzde oyuncakçılarda satılan oyuncak ışın kılıçları bu şekilde çalışıyor: Yarı saydam bir tüpün içindeki ışık belirli bir noktaya kadar hareket ediyor ve duruyor. Işınları tüpe hapsetmeden serbest bıraksaydık, karşı karşıya gelen iki ışın kılıcı asla birbirine çarpmazdı. Çünkü ışığın normal tavrı gereğince, ışınlar çarpışmak yerine birbirinin yanından geçip yola devam ederler. Bunu sebebi, fotonların birbiriyle etkileşime girmiyor oluşu.
Geleceğin bilgisayarlarını güçlendirmek adına yürütülen bu araştırmada, ışığın şu ana dek görülmemiş bir şekilde davranabildiği anlaşıldı. Lukin ve ekibi fotonların bu tutumunu değişime uğratmayı başarıp tıpkı ışın kılıçlarında olduğu gibi katı kütleli maddelermişçesine etkileşime girmelerini sağladı. Araştırmada önce rubidyum atomları gaza dönüştürüldü. Bu gaz, lazerlerin yardımıyla mutlak sıfırdan birkaç derece fazla ısıya sahip olacak şekilde soğutuldu. Ardından düşük enerjili bir lazer kullanılarak, fotonların gaza sırayla ve tek tek gönderilmesi sağlandı. İşte bu işlem sırasında oldukça garip bir şey gerçekleşti. Birbirleriyle hiç etkileşime girmedikleri için fotonların tek başlarına gazın içinden geçip yollarına devam etmeleri gerekiyordu. Oysa tek başlarına olmaktansa gazın içinden geçtikten sonra, sanki molekülleri oluşturuyormuş gibi çiftler halinde bir araya toplandıkları görüldü.
Bu buluş, optik kuantum bilgisayarların gelişimi açısından da büyük önem taşıyor. Çünkü bu bilgisayarların teknolojisi, verilerin birbiriyle iletişim halindeki fotonlara yüklenmesinde yatıyor.